Tebriz Havalimanına gecenin 3'de iniyoruz. Pasaport polisiyle ve gümrükçülerle Türkçe konuşuyoruz. Türkiye'den ayrılmamış gibiyiz. Tebriz THY personeline siyasi durum hakkında suallerimiz oluyor; nerede kalabileceğimiz konusunda bize fikir veriyorlar. Bülent Kazvin yahut Erdebil'i değil de Tahran'ı ,İsfahan'ı görmek istediğini söylüyor. Ben ise iki sene önce keyifle gezdiğim yerleri tekrar görme imkanı doğduğu için seviniyorum. Bülent ile geceyi havalimanında geçirmeyi planlıyoruz. Havalimanı mescidinin uyumak için en güzel mekan olduğuna karar veriyoruz. Sırt çantasından yastık, montlardan battaniye yapıp uyuyoruz. Ne kadar uyuduğumuzu bilemiyorum ama sabah namazına gelenlerin patırtılarıyla uyanıyoruz. Mollalar geliyor, bizi rahatsız etmeden namazlarını eda ediyorlar. Biz de yavaştan toparlanıp kıble cihetinin tersine hareketleniyoruz. Ayakkabılarımızı giyip sırt çantalarımızı alıp doğan güneşle beraber Tebriz şehrine doğru yöneliyoruz....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder