22 Kasım 2010 Pazartesi

II. İran Seferi, Bölüm 9, İsfahan




















Bülent'le çimlerin üzerinde yürüyerek Ali Kapu Sarayına giriyoruz. Dar merdivenlerden sarayın balkonuna çıkıyoruz. Burası Nakşı Cihan Meydanı'na en hakim noktalardan birisi. Meydanın tam orta noktasında bulunuyor. Karşısında Şeyh Lütfullah Camii var. Aralında ise büyük bir havuz. Burası Safevi döneminde hükümet sarayı olarak kullanılmış. İsmi de İstanbul için kullanılan Bab Âli'nin Türkçesi. Meydana şöyle bir bakıştan sonra, musiki odasına çıkıyoruz. Burası akustik olarak tasarlanmış ve yankı yapmayan bir oda. Sarayın faal olduğu dönemde musiki bu odada yapılmaktaymış. Saraydan çıktıktan sonra yönümüzü Şeyh Lütfullah Camiine çeviriyoruz. Hali hazırda ibadet için kullanılmamakta olan cami sadece ziyarete açık. Safevi dönemi eseri olan bu cami sedece saray halkının kullanımı için yapılmış. Bundan dolayı caminin minaresi yok. Safevi dönemi mimarisinin en güzel örneklerinden içi-dışı, gözle görülen her yeri çinilerle kaplanmış. Çinilerde kullanılan renkler mavi, sarı, turkuaz, yeşil. Boyut olarak Rüstem Paşa Camii kadar. Ama Şeyh Lütfullah Camii'nin çini işçiliği mukayese edimeyecek kadar güzel. Günün her vakti değişik bir renk çümbüşü sergilenmekte. Biz gittiğimizde de öğleni biraz geçmiş olduğu için içerideki renkler çok canlı gözükmekte. İçeride gölgeleri bırakarak tekrar meydana çıkıyoruz.

Hiç yorum yok: