21 Ekim 2010 Perşembe

II. İran Seferi, Bölüm 7

Tahran garında inip, insan seliyle dışarı çıkıyoruz. Güneş henüz doğmamış. Gardan çıkan yolcular taksicilerle pazarlık yapıyor. Biz de bir taksiciye Güney garına gideceğimizi söylüyoruz. Güney garına giderken hafiften gün ağırmaya başlıyor. Tahran'dan sonraki rotamızı belirlemiş olarak Güney garına iniyoruz. İsfahan'a bilet alıyoruz. Artık seyrü sefer hattımız belli: İsfahan-Şiraz-Yezd-Tahran-Tebriz. Otobüse biniyoruz yanımızda atıştırmak için aldığımız bir kaç bir şey, çölün uzun yolu için müzik, bir kaç kitap İran üzerine. Otobüs Tahran'dan İsfahan'a doğru yol alıyor. Büyük geniş asfalt yollardan ilerliyoruz. İran'ın genelinde bakımsızlık mevcut. . İran'a uygulanan ambargonun etkisinden dolayı benzin fiyatları biraz daha pahalı. Bir dolara bir depo mazot dolduruluyor benzincilerde. Benzin biraz daha pahalı ve de artık karneyle. Her istediğin zaman dolduramıyorsun. Yollarda Avrupa menşeili, İran üretimi otomobiller, Peugout özellikle yoğun. Bir de Paykan'lar var tabii ki İran'ın yerli otomobili, yenisi de Samand. Her ikisini de hem taksi hem hususi olarak görebilirsiniz İran yollarında ama yenisi daha rahat. Otobüs bozkırın ortasında mola veriyor. Ellimizi yüzümüzü yıkayıp günün bozkırda yükselişine tanık oluyoruz. Benim burada ikinci bulunuşum 2007'deki seyahatte de burada durmuş birşeyler içmiştim. Şimdi yanımda yoldaşım Bülent ile hem laflıyoruz hem de anın keyfini çıkarıyoruz. Bozkırkurtları dişlerinin arasından ıssızlığa gülümsüyor.

Hiç yorum yok: